Welcome to Our Website

Köle isyanıyla kurulan ilk bağımsız devlet… Haiti’de neler oluyor: Beyazların müdahalesi bitmedi, çeteler tükenmedi

Haiti’nin seçilmemiş başbakanı Ariel Henry, pazartesi günü yaptığı açıklamada, 2021’de son cumhurbaşkanının suikast sonucu öldürülmesinden bu yana ülkeyi yönettikten sonra, bir geçiş konseyi ve geçici bir başbakan atandıktan sonra istifa edeceğini belirtmişti. Çetelerin savaş alanına çevirdiği ülkede sokaklar çürüyen cesetlerle dolarken Başbakan Henry, tehditler nedeniyle ülkesine dönememiş ve Puerto Rico’da mahsur kalmıştı. Başkent Port-au-Prince’de kontrolü ele alan silahlı çeteler, Henry istifa etmezse ülkede iç savaş çıkacağını belirtmişti. Henry’nin yönetimi sırasında, silahlı çetelerin servetlerini, nüfuzlarını ve topraklarını büyük ölçüde artırdığı biliniyor. Bu durum Birleşmiş Milletler destekli ve Kenya liderliğinde bir güvenlik misyonunun kurulmasına neden oldu.

Geçen hafta Henry, Kenya’ya destek aramak için gitmişti. Ancak, çatışmaların şiddetlenmesi ve 74 yaşındaki başbakanın ABD toprağı Porto Riko’da mahsur kalması nedeniyle Haiti’deki durum değişti ve başbakan istifa etmek zorunda kaldı.

HAİTİLİLER KUTLAMA YAPIYOR
Henry’nin istifasının ardından Haitililer sokaklarda kutlama yaparken, istifanın ABD ile kararlaştırıldığı belirtildi. Henry’nin yerine, siyasi koalisyondan, iş dünyasından, sivil toplumdan ve dini cemaatlerden temsilcilerin bulunduğu bir başkanlık konseyi kurulacak. Bu konsey, geçici bir başbakan atamakla görevlendirildi ve Haiti’nin bir sonraki seçimlerinde aday olmak isteyen hiç kimse buna katılamayacak.

Ülke, 2023 başından bu yana seçilmiş temsilcilerden yoksun ve bir sonraki seçimler 2016’dan bu yana yapılacak ilk seçimler olacak. Ancak, Henry’nin seçimleri defalarca ertelemesi, ülkedeki yolsuzluk endişelerini artırdı.

YENİDEN İŞGAL PROJESİ
ABD’nin bölge ülkelerini bir araya getirerek çözüm arayışlarına başlaması, Haiti’deki durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Haiti’deki personelinin bir kısmını geri çeken ABD de Haiti’de BM Gücü konuşlandırılması için 100 milyon dolar vereceğini açıkladı. Ancak daha önce uluslararası BM misyonlarının ülkede yol açtığı kolera salgınları ve cinsel saldırılar nedeniyle Haitililer uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına sıcak bakmıyor. Hatta yeniden işgal projesine karşı Haitililer büyükelçiliklerin önünde protesto gösterileri yapıyor.

Protesto gösterilerinde Rusya ve Çin bayraklarının da olması dikkat çekti.

KÖLE İSYANIYLA BAĞIMSIZ OLAN İLK ÜLKE VE BİTMEYEN İŞGAL
Fransız Devrimi’nin ardından bir köle isyanıyla kurulan Haiti, Fransızlar tarafından tam 122 yılda ödenen bir tazminata mahkum edilmişti. 1915 yılında ABD işgaline uğrayan Haiti, işgalin 1939’da sona ermesine rağmen yıllar boyunca Amerikan kontrolünde kaldı. Ayrıca Woodrow Wilson döneminde tam 19 yıl Haiti’yi işgal edip yönetimine el koyan ABD, ardından yatırım kisvesi altında Haiti’nin pirinç çiftliklerini ele geçirerek Haitilileri serf statüsünde çalıştırdı. Pirinç diyarı Haiti korkunç bir açlığa mahkum edilmişti.

Haiti, uzun yıllar Amerikan askeri yönetimi ve 1934’te geri çekilen Amerikan askerlerinin bıraktığı idari yapı tarafından zayıflatılmıştı. 1957’de iktidara gelen François Duvalier, ABD’nin desteğiyle sert bir diktatörlük kurdu, ancak 1986’da bir halk ayaklanmasıyla sürgüne gitmek zorunda kaldı. Haiti’nin sonraki tarihi, halk hareketleri ile uluslararası müdahaleler arasındaki mücadeleyle şekillendi. 1987’de planlanan demokratik seçimler, Duvalier yanlısı güçler tarafından ertelendi ve 1990’a kadar gerçekleşmedi. Sol popülist bir lider olan eski Katolik rahip Jean-Bertrand Aristide seçimleri kazandığında, askeri bir darbeyle devrildi.

ABD Başkanı Bill Clinton, 1994’te asker göndererek Aristide’yi yeniden iktidara getirdi. Ancak Aristide 2004’te yeniden devrildi ve ABD, Fransa ve Kanada’nın da katılımıyla askeri bir müdahale gerçekleştirerek seçimlerin yapılmasını sağladı. 2010’daki deprem ve ardından gelen uluslararası yardım kampanyaları, emperyalist müdahalenin çirkin yüzünü gösterdi.

Ancak yardımların çoğu Haiti’ye ulaşmadı ve birçok ünlü ismin ve STK’nın desteğiyle toplanan milyarlarca dolarlık yardımın ülkenin yeniden yapılanması için kullanılmadığı belirtiliyor. Ayrıca, Amerikan yardımlarının Amerikan şirketlerine gittiği ve yerel yüklenicilere göre daha pahalıya mal olduğu da vurgulanıyor.

SEÇİLMEMİŞ BAŞBAKANA KARŞI ÇETE LİDERİ ‘BARBEKÜ’
Haiti geçen ay isyancı çetelerin hapishaneleri basarak birçok mahkumun firar etmesine yol açmasının ardından olağanüstü hal ilan etmişti. Silahlı grupların stratejik bölgelerin kontrolünü ele geçirdiği belirtiliyor.

Çetelerin lideri olan “Barbekü” lakaplı eski polis Jimmy Cherizier, eski devlet başkanının suikasta uğraması sonrasında seçimle iktidara gelmeyen Henry’yi devirme sözü vermiş, sokaklar savaş alanına dönmüştü. “Ülkenin en güçlü adamı” haline gelen Cherizier, yeni liderin Haiti halkı tarafından seçilmesi gerektiğini savunarak “Bu barışçıl değil kanlı bir devrim, çünkü bir apartheid düzeninde yaşıyoruz” dedi.

‘O SİLAHLARLA SAVAŞMAYI SEVMEZDİ, BEN İSE SİLAHLARLA SAVAŞIRIM’
Financial Times’ın aktardığına göre kanalizasyon, elektrik ve akan su gibi devlet hizmetlerinin bulunmadığı Cherizier’in kontrolü altındaki geniş gecekondu mahallelerinde, kendisini Arjantinli devrimci Che Guevara olarak tasvir eden duvar resimleri mevcut.

Benzer bir gözlemi The Guardian muhabiri de yapıyor. Röportajlarında ‘Tanrıdan korkan bir Karayip Robin Hood’u’ olarak poz verdiğini ileri süren The Guardian, çete liderinin Fidel Castro, Thomas Sankara ve Malcolm X gibi özgürlük savaşçılarını andığını aktarıyor. Geçen sene bir araya geldiklerinde, New Yorker muhabiri Jon Lee Anderson’a, “Martin Luther King’i ben de severim. Ama o silahlarla savaşmayı sevmezdi, ben ise silahlarla savaşırım,” demişti.

2022 yılında Vice’a verdiği bir röportajda Chérizier, kendi favela ordusunu ‘savunmasızlar adına savaşan sosyopolitik bir yapı ve güç’ olarak tanımlamıştı. ‘Barbecue’nün bir süredir batılı medya organlarını sık sık kendi kontrolündeki bölgelere soktuğu ve röportajlar verdiği görülüyor.

Sekiz çocuğun en küçüğü olan ve babası beş yaşındayken ölen Cherizier, 1957’den 1971’e kadar Haiti’yi yöneten acımasız diktatör François Duvalier’den ilham aldığını söylemişti. Fakat ‘Barbecue’, kendisiyle aynı toplumsal sınıftan olan insanları ‘asla katletmeyeceğini’ ileri sürüyor.

BM’ye göre G-9 gibi çeteler şu anda başkent Port-au-Prince’in yaklaşık yüzde 80’ini kontrol ediyor. İşyerlerinden zorla para alıyor ve hem zengin hem de fakir sakinleri fidye için kaçırıyorlar, bir yandan da bölge için birbirleriyle savaşıyorlar. Sadece 9.000 üyesi olan polisin gücü ise yetersiz.

Kendisini halktan yana bir politikacı olarak gösterme çabalarına rağmen Cherizier hakkında, BM tarafından bazıları hâlâ polis memuru iken olmak üzere birçok katliamda yer aldığı iddiaları var. Bunlardan birinde, 2018 yılında Port-au-Prince’in La Saline gecekondu mahallesinde 71’den fazla kişi öldürülmüş, 400 ev ateşe verilmiş ve en az yedi kadın çeteler tarafından tecavüze uğramıştı.

Cherizier ve G-9 çetesinin yanı sıra, ‘Izo’ olarak bilinen Johnson Andrï ve 5 Seconds çetesi de adlarından söz ettiriyorlar. Haiti’de tahminen 200 çete bulunuyor ve bunların 23’ünün Port-au-Prince metropol bölgesinde faaliyet gösterdiğine inanılıyor.

Uğurcan Yardımoğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir